Şubat 23, 2013


saharaltı afrika’da, 12 yaşında bir kız çocuğunun (ve onun gibi birçok çocuğun daha) köyünden kaçırılıp, asilere savaşmaya zorlanması ile başlayıp, iç savaşların iç yüzü ile birlikte bizlere afrika’da çocuk olmayı, kadın olmayı, aile olmayı, aşık olmayı ve yaşam mücadelesi vermeyi o kaçırılan 12 yaşındaki kız çocuğunun gözünden aktaran kanada yapımı bir film rebelle. 2013 akademi ödülleri yabancı dilde en iyi film kategorisine de aday. filmle ilgili çok fazla şey söylemek istemiyorum çünkü bunun bir sinema yazısı olması niyetinde değildim. filminin vesilesi ile yaşadığım dünyadan bir kez daha nefret etmemi sağlayan bir şey öğrendim. bahsetmek istediğim şey de bu.

filmdeki çocuklardan biri albino. siyah ve albino. albinizmin sadece beyaz ırka ait bir hastalık olmadığını zaten biliyoruz fakat filmde albinoların yaşadığı bir mahalle vardı. ben de neden albinoların yaşadığı ayrı bir mahalle olduğunu, genellikle belli bölgelerde mi yaşıyor olduklarını falan araştırmak istedim fakat çok farklı şeyler gördüm. afrika’da yaşayan albinolar bir süredir -kötü bir tabir olacak- resmen avlanıyorlarmış çünkü derileri, saçları vs. çok yüksek fiyata satılıyormuş. büyücüler, albinoların türlü vücut parçalarından iksirler falan hazırlıyormuş. ekşi sözlük’te de 11 yaşında bir afrikalı albino’nun cinayeti ile ilgili şöyle bir link var: http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindianocean/swaziland/7956458/Albino-girl-11-killed-and-beheaded-in-Swaziland-for-witchcraft.html (ventolin rumuzlu yazar paylaşmış linki, kaynak belirtmeden geçmek istemedim.)

her geçen gün daha fazla tiksiniyorum insan ırkından ve benim de o ırka mensup olmam hiçbir şeyi değiştirmiyor. 

Hiç yorum yok: