Ocak 31, 2013

bilmek de tam bir cesaret işi. mesela bir şeyi bir kez bildiğinde, bir daha bilmiyor olamıyorsun. aslında, bilgi ne olursa olsun, öğrenmeye bir adım kala acaba ayağımı çeksem mi diye aklından en az bir defa geçirmiş olan herkes, o adımı atıyor; geri çekilmiyor. bu fikri o kıvrımlarda dolaştırabilen bir sisteme sahipken ne diye ayağını çekmeyi beceremezsin? ha bu bir döngü; çünkü o sisteme sahip olmayan insanlar zaten hiçbir zaman öğrenemiyor. karışık ya da dolambaçlı değil. sadece şartlı. bu durumda en başta bahsettiğim o cesaret de bu döngüye dahil oluyor tabii. zaten tetikleyen o. var eden. ona nasıl sahip olunduğunu ise bilmiyorum. yani en azından, herkesin sahip olmadığını biliyoruz. demek ki ya edinilen bir şey, ya da hep seninle var olan bir şey. seninle birlikte geliyorsa bunun sebebini dayandırabileceğim herhangi bir şey yok. gerçi vardır tabii de, o ayrıca ele alınması gereken bir konu olur. yok hayır ediniliyorsa, edindiğim güne lanet olsun.

Ocak 30, 2013

ufak yaşlardayken sahip olduğum tedirginliklerin ya da korkuların, her ne iseler, yaşım ilerledikçe yok olacağını sanırdım. o zaman bastırmak zordu. nispeten haklıymışım çünkü şimdi bastırmak kolay. fakat katlanmak zor. adına tedirginlik/korku dediğim şeylerin adıyla birlikte etkisi de değişti zaman geçtikçe. devamlı bir dönüşüm mü, onu da bilmiyorum. dayanma sınırı diye bir şey olduğuna da inanmıyorum mesela. ya da eşiği. genişletilebilir gibi geliyor çünkü. bu tamamen avuntu kaynağım da olabilir. ihtimalleri yok etmek istediğim anlardan biri daha. bilinci balona benzetemiyorum. benzetmek istemiyorum çünkü eğer yüklenince kesinlikle patlayacaksa; en önce patlayacaklardan biri benimkidir. en önce ne hem? en önce gibi bir söz öbeği kullanan biri bence bir süre kendini ifade etmeyi kesmeli. o yüzden susuyorum. ne bileyim, insan kendi çıkmazının bağışıklığını kazanabilir mi?

Ocak 28, 2013

Ocak 26, 2013

belki louie izlemek istersiniz diye düşündüm.


louis c.k.'in enfes kara mizahı. öyle ki, izlerken o karalığı vermeyen bir kara mizah. fazlasıyla karamsar bir komedyen, kendinden kurtulmak isterken aslında sizin de nelerden kurtulmak istediğinizi yüzünüze çarpıyor ve bunu hiç de karmaşık olmayan yollardan yapıyor. dizinin müzikleri ise nefis.

eğer gülmek istiyorsanız bu diziyi izlememeniz için hiçbir sebep yok fakat gülmekle kalmayacağınızı bilmenizi isterim.

not: dondurma ile izlemeniz tavsiye edilir.

Ocak 23, 2013

"karanlık, artık hurda bir eşyadır ve en güzel yerinde durur evin."

now you've opened the door, i feel cold.



Ocak 21, 2013


dün getirdiğim çok güzel sesli adamın başka bir güzelliği. bu sefer, şarkı sonlara doğru çok tanıdık bir hal alıyor. ben o tanıdıklığı da sevdim. her şeyini sevdim.

size çok güzel sesli bir adam getirdim.



"ben yok olacağım ama suratı tıpkı deniz mahsulleri lokantasındaki yemeklerden birine benzeyen bayan plotnick hala yaşıyor olacak. cloquet paniğe kapılmaya başladı. kaçmak, saklanmak istiyordu. hatta daha iyisi, katı ve dayanıklı bir şey haline gelmek istiyordu. örneğin bir sandalye. sandalyelerin hiç sorunu yok, diye düşündü. orada durup durur. kimse onu rahatsız etmez. ne kira öder, ne de politikaya bulaşır. ayak parmağını bir yere çarpmaz, kar kulaklığını yanlış yerleştirmez. gülümsemesi gerekmez, saç tıraşı olması gerekmez. alıp yanımda bir partiye götürsem, birden öksürmeye başlar ya da skandal çıkarıp beni rezil eder diye kaygılanmaya gerek yoktur. insanlar gelir, üzerine oturur. o oturanlar ölünce, başkaları gelip oturur. yürüttüğü mantık rahatlatıyordu cloquet’yi. şafak sökerken gardiyanlar ensesini tıraş etmeye geldiklerinde sandalye numarası yaptı. son yemek olarak ne istediklerini sorduklarında ‘mobilyalara ne yiyeceksin diye sorulur mu? yüz değiştirin yeter!’ dedi. yüzüne boş boş baktıklarında biraz yumuşadı: ‘rus sosu getirin bana’ dedi."

Ocak 16, 2013

böyle bir yerde festival olduğunu düşünün.


kustendorf film ve müzik festivali tam olarak böyle bir yerde. sırbistan'ın batısında, zlatibor dağı'ndaki mokra gora parkı. festival, emir kusturica tarafından organize ediliyor. bildiğim kadarıyla bu evleri de o yaptırmış ve adına da drvengrad (tahta kent) demiş. 

Ocak 15, 2013


david lynch'in eraserhead alternatif sahnelerinden biri. filmde olmadığı için daha çok seviyorum. ve in heaven, everything is fine.

Ocak 14, 2013

lõhn põlevaid küünlaid.

her yere lõhn põlevaid küünlaid yazmak istiyorum. çok güzel, değil mi?

Ocak 04, 2013

 


 "isimleri ile huzur veren şarkılar” diye bir liste  olsa birinciliğe oynayacaktır. early in the  morning, i’ll come calling.



you'll never know how much i love you.