"Bu yazıyı okurken vücudunuzdaki proteinleri oluşturan azotun yarısından fazlasının bir yapay gübre fabrikasında devasa enerji harcanarak damıtılan havadan geldiğini hatırlayalım."
Yeni Bir Çağ - Antroposen
Nisan 26, 2013
Nisan 21, 2013
Nisan 18, 2013
birileri birilerine hakaret ettiğinde, hakaret edene hakaret davası açmak dünyanın en saçma şeylerinden biri. hakaret davasının varlığı bile saçma. işi ifade özgürlüğü ile ele almayacağım; alırsam da belki başka bir yazıda. bahsetmek istediğim şey başka. hakaretin insan üzerindeki etkisi söz konusu burada. değerlere hakaret, onur-gurur vb. şeyleri kıran sözler, küfür. bunlardan dolayı canınız yanarsa hakaret davası açabilirsiniz. hatta belki de kazanır; o kişiden hiçbir gerçekliği olmayan sözde özür ya da belli bir miktar para alarak neyinizi tatmin ediyorsanız edebilirsiniz. ama kimseye, size “seni sevmiyorum” ya da “senden nefret ediyorum” dediği için dava açamazsınız. çünkü içinde hakaret sınırlarına dahil edilmiş kelimeler yoktur. onurunuz ya da gururunuz koruma altındadır ama siz kırılmışsınızdır. bu noktada sizin kırılmış olmanız önemli değildir ama. çünkü yasalar bununla ilgilenmez. bir hakaretin üzerinizde bırakacağı etkiden çok daha şiddetlisini bırakmıştır; fakat küfür içermediği için yasalar önünde değeri yoktur.
biri size olan nefretini dile getirdiğinde dava açmanız ne kadar saçmaysa, küfür edildiğinde dava açmanız da bir o kadar saçma bu yüzden. canımızı acıtan şey düşünceler ve o düşüncelerin sözlere dönüştüğü haliyse; onlardan kaçışımız yok. olmamalı da.
Nisan 16, 2013
Nisan 15, 2013
Nisan 05, 2013
“marksist eleştiri ekonomik koşulları ve toplumdaki sınıf çatışmalarını esas alır ve olayı bunlarla açıklar. örneğin; sanatın kökeninde ‘iş’in yattığını, ilkel toplumların yaşamak için giriştiği faaliyetlerden doğduğunu; romanın orta sınıfın güç kazanması sonucu ortaya çıktığını, ‘sanat için sanat’ öğretisinin kapitalist düzende sanatçının toplumdan koparak kendini yabancı görmesiyle başladığını ve burjuva sınıfına karşı bu tutumun ‘her şeyin satın alınabilir bir meta haline geldiği bu dünyada sanatçının meta üretmeme kararından’ doğduğunu gösterir.”
Etiketler:
berna moran,
edebiyat kuramları ve eleştiri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)